Bu kapanış bildirgesinde yer alan aşağıdaki maddeler 4.Gıda Güvenliği Kongresinin çeşitli oturumlarında ve panellerinde dile getirilen ortak görüşlerin özetlenmesiyle ortaya çıkmıştır.
Birincil üretim gıda güvenliğinin başlangıcıdır. Tarlada ve çiftlikte gerçekleştirilen üretimin güvenli olması, sofraya gelen gıdanın güvenliğinin sağlanmasında en önemli adımdır. Ülkemizde gıda güvenliğinde işin başlangıcı olan bitkisel ve hayvansal birincil üretimde; hayvan hastalıkları, bulaşan, kalıntı ve hijyen sorunlarının çözümüne yönelik alınması gereken önemli bir yol bulunmaktadır. Birincil üretim aşamasında hem bilgi yetersizliği, hem de ekonomik ölçek sorunu nedeniyle gündeme gelen gıda güvenliği sorunları küçümsenemeyecek düzeydedir. Bu durumun düzeltilmesi için çiftçilerin her açıdan desteklenip, güçlendirilmesi ve işinin ehli üreticiler haline gelmesi gerekmektedir. Bu kapsamda üretici örgütlerinin etkin ve yaygın hale gelmesi; İyi Tarımsal Üretim (İTÜ) uygulamalarının yaygınlaştırılması ve benimsenmesi de önemli bir adım olacaktır.
Başta mikrokobiler olmak üzere kobilerin yeni mevzuatlara uyum konusunda sıkıntı çektikleri ve çekecekleri aşikardır. Mikrokobilerin ve kobilerin gıda güvenliği mevzuatına uygun üretim yapmaları konusunda her açıdan desteklenmeleri ve güçlendirilmeleri gerekmektedir. Özellikle yöresel ve geleneksel üretimin gıda güvenliği standartlarının geliştirilmesi ve yaygınlaşması desteklenmelidir.
Kayıt dışı üretim ve haksız rekabet çok önemli iki sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Gıda güvenliğinin sağlanması ve bu iki sorunun bertaraf edilmesi için entegre bir çalışma ve ilgili tüm kurum ve kuruluşların işbirliği kaçınılmazdır.
Gıda güvenliğinin sağlanmasındaki en temel hedefin tüketici sağlığını korumak olduğu unutulmamalı. Tüketicilerin sistemin her aşamasına etkin biçimde katılımı sağlanmalı; gıda güvenliği ve beslenme konularında tüketicinin bilinç ve bilgi seviyesinin arttırılmasına yönelik başta eğitim kurumları olmak üzere toplumun farklı katmanlarına yönelik farklı araçları kullanan programlar uygulanmalıdır.
Tüketicilerin en çok korktuğu ve korkutulduğu hastalık olan kanserin nedenlerinin iyi bilindiği, kanserle mücadelede buna göre stratejiler izlenmesi gerektiği, kanserin önlenmesinde dengeli ve yeterli beslenmenin önemi, doğal-yapay yaklaşımının bilimsel anlamda doğru olmadığı, toplumun suni risklere yöneltilmesinin toplum sağlığına zarar verdiği konunun uzmanı bilim insanlarının görüş birliği olarak ortaya çıkmaktadır.
Gıda güvenliği konusunda ciddi bir bilgi kirliliği sorunu yaşanmaktadır. Bunun sonucunda tüketici gerçek risklerden uzaklaşmakta, kayıt dışına yönelmekte, resmi otorite tarafından yapılan açıklamalarda dahi doğru algı oluşmamaktadır. Tüm bunları engellemek amacıyla;
Gıda riskleri ile ilgili bilgiyi paylaşacak, güven oluşturacak, riskin değerlendirmesini yapacak güçlü bağımsız bir bilim kurulunun oluşması sağlanmalıdır.
Gıda riskleri ile ilgili bilgilendirmeler bilimsel temelli olmalıdır. Gıda ve gıda güvenliği multidisipliner yaklaşımın ve meslekler arası iletişimin son derece önemli olduğu bir konudur. Tüketicilere yönelik açıklama yapan herkes bu bilinçle davranmalıdır.
Bilgi kirliliğine yol açan, konuştuğu konuda uzman olmayıp yanıltıcı bilgiler vererek tüketiciyi paniğe sevk eden kişilere yaptırım uygulanmasını sağlayacak hukuki düzenlemeler yapılmalı; medyanın sorumluluklarına da kurallar getirilmelidir.
Bakanlıkça yapılan denetimlerde olumsuz çıkan sonuçların paylaşım yöntemleri, tüketici algısı açısından son derece önemlidir. Yapılan açıklamalar yanlış algılara yol açmamalıdır. Bu konularda usul ve esaslar net bir şekilde belirlenmelidir.
Resmi gıda denetimlerinin aynı zamanda kayıt dışını da içerecek şekilde etkin bir biçimde yaygınlaştırılması gerekmektedir. Halen Bakanlık uygulamaları ağırlıkla kayıt ve onay gibi yasal yükümlülüklerin gerçekleşip gerçekleşmediğinin kontrolü şeklindedir. Resmi denetçilerin vizyonu da ağırlıkla risk bazlı denetimin sağlanması için gelişmeye açık bir alan oluşturmaktadır. Bu amaçla;
Bakanlık tarafından yürütülmesi zorunlu olan görevlerin de gereğince yürütülmesini sağlayacak sayıda ve nitelikte eleman istihdamı sağlanmalıdır. İstihdam edilen bu denetçilerin mutlaka uzun süreli, periyodik olarak tekrarlanan temel eğitimlerden geçirilmesi sağlanmalıdır
Bakanlık resmi denetimlerde hangi alanlarda ve ne şekilde dışarıdan hizmet alabileceğini netleştirmelidir
Gıda denetimleri risk bazlı yapılmalı; epidemiyolojik verilerin sistematik biçimde paylaşımı ve değerlendirilmesi sağlanarak sistem bu verilerle beslenmelidir.
Sağlık Bakanlığı gıda güvenliği ile ilgili sorumluluğunu taşımak için gereken adımları atmalı; bu alanda sorumluluğunun daima var olacağının bilinci ile sistemler geliştirmelidir.
Ülkemizde henüz gıda güvenliği-halk sağlığı ilişkisini gerçekçi bir biçimde kuracak ve çıktılarını sistematik bir biçimde değerlendirmeyi sağlayacak bir sistem kurulamamıştır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının birlikte çalışarak Gıda Güvenliği ve Halk Sağlığı arasındaki bu ilişkiyi daha etkin bir şekilde yapılandırması gerekmektedir.
Güvenilir gıda üretiminde ve kayıpları en aza indirmekte tedarik zinciri yönetimi yaklaşımı esastır. Tedarik Zinciri yönetimi konusunda uluslararası kabul görmüş GFSI yaklaşımlarının gıda sektörü tarafından uygulanması teşvik edilmeli, gıdalardan hammaddeye izlenebilirliği sağlayacak uygulamalar yaygınlaştırılmalıdır. Tedarik zincirinde soğuk zincir uygulamalarında yaşanmakta olan kimi sorunların önüne geçilmesi soğutma tesislerinin tasarımının doğru yapılması ve etkin sıcaklık kontrol sistemlerinin bulunması ile sağlanabilecektir. Soğuk zincir uygulamalarının gelişimi desteklenmelidir.
Gıda kaynaklı risklerde bilim ve teknoloji ilerledikçe yeni kavramlar ortaya çıkmaktadır. Yeni tehlikelerin tespit ve yönetimine olanak sağlayacak çalışmaların hayata geçirilmesi hedeflenmeli; bilinen risklerin en doğru şekliyle yönetilmesinin yanı sıra; karşılaşılacak yeni risklere sistem ve birikim olarak hazır olunmalıdır.
Gıda Savunması Sistemi içinde bulunduğumuz yüzyılda mutlaka ülkelerin otoritelerinin ve özel sektör temsilcilerinin gündeminde olması gereken bir konudur. Ülkemiz de bu konuya gereken önemi vermeli; kamu otoritesi konuya yönelik sistematik bir yaklaşım oluşturmalıdır.
Gıda Güvenliğinin birçok bilim dalını ve mesleği içine alan çok geniş bir konu olması nedeniyle disiplinler arası bilimsel çalışmalar ile bu çalışmaların uygulamaya geçirilmesi desteklenmelidir. Bu kapsamda sosyal bilimlerin katılımı göz ardı edilmemelidir.
DAVET
Değerli Gıda Güvenliği Dostları,
Gıda güvenliği alanında dünyanın en büyük mesleki organizasyonu olan Uluslararası Gıda Koruma Birliği – IAFP ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı işbirliğinde, 29 meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşunun desteğinde her yıl Mayıs ayında düzenlediğimiz Gıda Güvenliği Kongresi’nin dördüncüsünü 14-15 Mayıs 2013 tarihlerinde Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi’nde gerçekleştireceğiz.
GGD – GIDA GÜVENLİĞİ DERNEĞİ
Gıda Güvenliği Derneği başta tüketiciler, üreticiler, devlet, akademisyenler ve gıda güvenliği çalışanları olmak üzere tüm paydaşların “Tarladan Sofraya” sürecinde gıda güvenliği konuları ile ilgili iletişimi, uzlaşmasını ve ilerlemesini sağlamak üzere 2004 yılında kurulmuş; ülkemizin gıda güvenliği alanındaki ilk ve tek sivil toplum kuruluşudur. Detaylı bilgi için tıklayınız..
"4. GIDA GÜVENLİĞİ KONGRESİ FARKINDALIK YARATMA PROJE YARIŞMASI" sonuçlarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.